Koku kaybı ve tat kaybı sadece rahatsızlık değildir. Altta yatan nedene bağlı olarak, ciddi hastalıkların habercisi de olabilirler. Soğuk algınlığı, alerji veya kronik rinit ile ilgisi olmayan ani koku veya tat kaybı durumunda, mümkün olan en kısa sürede bir doktora görünmelisiniz.
Koku ve tattan gelişen ciddi sağlık sorunlarından biri de COVID-19 enfeksiyonudur.
COVID-19 salgınının başlangıcından bu yana birçok farklı semptom tanımlanmıştır. Araştırmalar, koronavirüs enfeksiyonu olan birçok kişinin koku ve tat alma duyusunu kaybettiğini göstermiştir.
Koronavirüs belirtileri arasında güçlü bir koku kaybı veya bozulmuş koku alma duyusu vardır. Vakaların büyük çoğunluğunda, ciddi bir koku ve tat kaybı da vardı.
Araştırma sonucunda ani koku kaybı (anosmi) ve tat kaybı (agregasyon) gibi durumlarda doktora başvurmak için zaman kaybetmemeye değer. Bu semptomlar, koronavirüsün diğer semptomlarına eşlik edebilir veya ayrı olarak gözlemlenebilir.
Koku alma duyusu, burnun koku alma hücrelerine dayanırken; Tat duyusu, ağız ve yutaktaki tat tomurcuklarının hücrelerinde bulunur. Her iki hücre tipi de 60 yaşından sonra doğal olarak küçülmeye başlar ve bazen istenmeyen kilo kaybı, yetersiz beslenme ve depresyon gibi nedenlerle koku ve tat kaybı meydana gelebilir.
Koku bozukluğuna hiposmi, hoş olmayan tada ise hipogeusia denir. Koku ve tat kaybı, yalnızca yiyeceğin tadını çıkaramama değil, aynı zamanda bozulmuş yiyecekleri yeme, kimyasallar veya duman gibi kokuları tanıyamama ile de sonuçlanır.
Koku ve tat, dokunmadan sonra gelişen ilk duyulardır ve hayati önem taşırlar. Tat, bir dereceye kadar acı yiyecekleri yememize yardımcı olur veya şekerli yiyeceklerdeki şeker alımını kontrol ederek karbonhidrat alımımızı dengelememize yardımcı olur.